HKG Davası… Kadın Örgütlerinden Yayın Yasağı ve Gizlilik Kararı Verilen Duruşmaya İlişkin Açıklama: “Tüm Sorumlulardan Tek Tek…
HABER: FAHRETTİN ÖZTÜRK – Kamera: SADIK KARAKULOĞLU
Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in şu an 6 yaşında olan HKG ile 29 yaşındaki öğrencisi Kadir İstekli ile evlendiği iddiasına ilişkin davanın ikinci duruşmasına bugün devam edildi. Yayın yasağı ve kapatma kararı verilen duruşmanın duruşması için adliye önünde basın açıklaması yapan Kadın Cinayetlerini Durdurma Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, “Herkesin eşit yaşadığı günleri yaratacağız. laik bir ülkede özgürce ve sorumlulardan teker teker hesap soracağız.”
İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı HKG’nin, 2014 yılından beri “imam nikahlı” olan Kadir Wishli tarafından cinsel istismara uğradığı iddiasıyla açılan davanın ikinci duruşması 6 yaşında olan ve yayın yasağı ve gizlilik kararı verilen sanığın ilk duruşması bugün İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Sol Feminist Hareket ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, kapalı duruşma için adliye önünde ayrı ayrı basın açıklaması yaptı. Kadınlar, “Hiçbir zaman yalnız yürümeyeceksin”, “Laiklik, eşitlik, adalet” ve “Yaşasın feminist mücadelemiz” gibi sloganlar attı.
Sol Feminist Hareket, “HKG’nin davası bizimdir. Şiddete ve mezhep-cemaat karanlığına karşı kadınlar vardır” dedi. Kümenin ismiyle ilgili basın açıklamasını okuyan Sarya Toprak şunları söyledi:
“ŞİFÂNIN BİR YAYIN YASAĞI UYGULAYARAK CEMAAT-TARİKATIN KARANLIKLARINI BİR DAHA KAPATMASI İSTENMEKTEDİR: Ülkenin her tarafını halkın, emekçilerin emeğini ve halka ait olanı alıp mezheplere satanlara, ‘Hiçbir şey bir anda olmaz’ diyenlere, diyerek çocukların hayatını karartanlara meydan okumak. ‘Çocuğun rızasıdır’, Meclis’teki bu karanlığı dağıtmak için koşuşturup kahkahalarla oy verenler. için buradayız. Yıllardır tarikat sistemini ‘bireysel’ olarak aklayanlara karşı ‘Laiklik ülkesini kuracağız’ kararlılığıyla buradayız. Duruşmaya kapalı tutularak ve yayın yasağı getirilerek davanın unutulması ve cemaat-tarikat karanlığının bir kez daha aklanması isteniyor. Gerçek adalet için davayı sürdürmekten asla vazgeçmeyeceğimizi söylemek için buradayız.
HKG’NİN YAŞADIĞI KARANLIKLARI ARTIK HİÇBİR ÇOCUK YAŞAYAMAYACAK: HKG’nin çocukluğundaki yalnızlığı ve çaresizliği ile depremde yetim kalan çocukları artık yalnızdır. 20 yıldır çocukları yetim bırakan, sermayenin ve cemaatlerin servetini zenginleştiren siyasi iktidar, çocukları bir kez daha cemaat ve tarikatların eline teslim ediyor. Bu çocuklar nerede? HKG’nin içinden geçtiği karanlığı artık hiçbir çocuğun yaşamayacağını haykırmak için buradayız. 6 yaşındaki bir çocuğa, deprem bölgesinde yüzlerce çocuğa göz diken bu karanlık halkaları, gücü ayağının dibinde tutanlara, onlara destek verenlere asla susmayacağımızı, unutturmayacağız demek için buradayız. ve zulme karşı sessiz kalanlar.
ÇOCUKLAR, KIZLAR, KADINLAR LAİKLİK YOK OLDUĞUNDA İLK KAYBEDENLERDİR: Bu tepkiyi örümcek ağı gibi çepeçevre saran bir karanlık yurdun dört bir yanında oluşmuştur. Mahalleler, sokaklar, okullar, üniversiteler ve yurtlar tarikatlarla çevriliydi. Nişanlanıp evlenen çocukların okul ve örgün eğitimden mahrum bırakılacağı söylenerek ‘çocuk yaşta evlilikler’ yasallaştırıldı. 6 yaşındaki çocukları istismara maruz bırakan karanlık istismara, 4-6 yaşındaki okul öncesi din eğitimine her gün yüzbinlerce çocuğu bu karanlık zihniyete mahkum etmeye çalışıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı son veriler buzdağının görünen kısmı bile değil. Yüzbinlerce çocuk, yüzbinlerce kız çocuğu artık okulda değil. Tek adam rejimi, yoksulluk ve çaresizlik nedeniyle deprem bölgesindeki binlerce çocuğu, kız çocuğunu ve çocuğu mezheplere, tarikat yurtlarına/evlerine katılmaya zorladı. Laiklik kaybedildiğinde ilk kaybedenler çocuklar, kızlar ve kadınlardır. Laiklik mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğimizi söylemek için buradayız.”
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“ÇOCUK İSTİSMARINI AÇIKLAMAMAK İÇİN BURADAYIZ: Bugün HKG’nin ikinci duruşmasındayız. Çocuk istismarcılarını beraat ettirmek için burada değiliz. Bu davanın peşindeyiz. Kardeşimiz 6 yaşından itibaren sistematik olarak tacize uğradı. ve kadınların çabaları sayesinde yaşadıklarına anlam vermiş, peşine düşmüş ve defalarca engellenmeye çalışılmıştır. Bu çok tanıdık bir durum. Bugün bu durumda olduğumuz gibi, ülkede onlarca, yüzlerce çocuk istismara uğruyor ve ne yazık ki sorumlular ve sorumlular yetkilerini kötüye kullanıyor.
YÜKSELEN SES HALKIN “HÜKÜMET TALEP” SESİDİR: Depremlerde o binalar üzerimize yıkılırken, acılar yaşanırken bu ses susturulmaya çalışılıyor. Bu ses neydi? Tribünlerden yükselen o ses, ‘hükümet istifasının’ sesidir. Enkazın başından yükselen ‘devlet nerede’ sesidir. Bunlar gerçekler. Ancak ‘çadır nerede’ diye seslenmeye çalışılsa da, ‘çadırlar gitti, gerek yok’ denilse de bu ihtiyaçları doyasıya yaşayan emekçilerin kendisidir. Dolayısıyla bu gerçeklerin üzerini örtmek mümkün değil. O ‘hükümet istifa’ sesleri sadece o istatistiklerden yükselmiyor. O ses enkaz başında yakınlarının sesini duyup elleriyle o enkazı kaldırmaya çalışanların sesidir. O ses evladını bulamayanların sesidir. O ses, depremden etkilenen kadınlara şiddet uygulayanların ve daha önce evli oldukları erkeklere mahkum olanların sesidir. Dolayısıyla bu sesi azaltmak mümkün değil.
Halkı sindirmek için güçlerini kullandılar: İktidardan, siyasi iktidardan, sorumlulardan tek bir kişi istifa etmedi. Onlar değil. Çocuk istismarını da engelleyemediler. Kadın cinayetlerini de durdurmadılar. İstanbul Sözleşmesi’nden imzayı geri çektiler. Güçlerini hep halkı sindirmek, sindirmek için kullandılar. İstifa etmeyeceklerini biliyoruz. Ancak bu siyasi gücü örgütlü çabalarımızla göndereceğiz. Her sorumlu kişiyi yargılamak için elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Çocuk istismarını da örtbas edemeyecekler. Bu seviyedeki depremlerin yıkıcı etkilerini bu ülkede örtebilecekler. Hiçbirini yapamayacaklar. Evet, bunu bize çok korkunç bir şekilde ödetiyorlar. Zenginlerin enkaz altında olduğunu hiç gördünüz mü? Çünkü gerçek bu, çünkü olan buydu.
KADIN KATİLLERİ İNANÇLI DEĞİLDİR: Zenginler, kadın cinayetlerinin failleri, şüpheli kadın ölümlerinin failleri hak ettikleri cezayı görüyorlar mı? Onlar değil. Çünkü örtbas etmeye çalışıyorlar. Olan şey bu. Bizlerde, kadınlarda, çocuklarda, emekçilerde görülen bu. Ve bizim çıkıp tüm bunları ‘kader’ olarak kabul etmemizi bekliyorlar. Kadın cinayetleri kader değildir. Sarsıntının bu yıkıcılığı, bu enkaz kaderinde yok. Ölmediğimiz şehirler inşa edebiliriz, ölmediğimiz bir hayat yaratabiliriz, kadınlar için eşit derecede özgür bir hayat. Çocuklar için istismara uğramadıkları, gülüp oyun oynadıkları bir gelecek yaratabiliriz. Bu nedenle beyin sarsıntısında kadın ölümlerini ve cinayetlerini durduracağız. Çünkü bunun mümkün olduğunu biliyoruz.
BU SESİ KESEMEZLER: Aynen böyle depremden sonra günlerce soruyoruz, “Kaybolan çocuklara, refakatsiz çocuklara ne oldu?” Bu sorundan sorumlu bakanlık ‘Her şey kontrol altında’ şeklinde açıklamalar yapıyor. Hiçbir şey kontrol altında değil. Kontrol altında olan şey, küçük çocukların veya çocuklarıyla baş başa yaşayan kadınların, çocuklarıyla baş başa bırakılan kadınların mezheplere ve cemaatlere teslim edilmesi mi? Bakan bunun böyle olmadığını savunuyor. Bunun böyle olduğunu biliyoruz. Görüyoruz ki bu sesi de kısamayacaklar.
HERKESİN EŞİT VE ÖZGÜR YAŞADIĞI GÜNLERİ ELİMİZLE YARATACAĞIZ: Bugün burada HKG’nin durumundayız. Yine bir tarikat ve cemaatlerle temas halinde olan bir yerde pirlerin birbirleriyle nasıl bağlantı kurduklarını, küçük kızlarını nasıl birbirlerine sunduklarını görüyoruz. Şimdi depremden sonra küçük kardeşlerimizi yine onlara emanet edecekler mi? Buna izin vermeyeceğiz. Laik bir ülkede herkesin eşit ve özgür yaşadığı günleri kendi ellerimizle yaratacağız. ve tüm sorumlulardan tek tek hesap soracağız. Ödemeleri gereken bir hesapları var. Kendilerinin vermeyeceğini biliyoruz, nasıl isteyeceğimizi biliyoruz.”